BİLGİ MERKEZİ

Mobil Kaza Tutanağı kullanım klavuzu için tıklayınız.

Mobil Kaza Tutanağı uygulaması dünyada ilk defa Türkiye’de, akıllı telefonlarda kullanıma açıldı!

Mobil Kaza Tutanağı’nın Kullanımı ve Faydaları

Nisan 2008 tarihinden bu yana kağıt form ile düzenlenen Kaza Tespit Tutanakları artık akıllı telefonlardan da doldurulabiliyor.

Sigorta Bilgi ve Gözetim Merkezi tarafından geliştirilen “Mobil Kaza Tutanağı” uygulaması ile artık sürücüler, tutanak doldurma işlemini çok daha hızlı ve kolayca yapabilecek.
 

Mobil Kaza Tutanağı Tanıtım Videosu

Mobil Kaza Tutanağı Birçok Avantaja Sahip

Kağıt, Kalem Arama Dönemine Son!

Mobil uygulamayı kullanan sürücülerin artık araçlarında güncel kaza formu ve kalem taşımasına gerek bulunmuyor. Kaza tespit tutanağını düzenlemek için kaza yerinde sadece bir akıllı telefon bulunması yeterli!

Poliçe Bilgilerini Tek Tek Girme Derdi Kalmadı!

Artık poliçe bilgilerinize tek tık ile ulaşabilirsiniz. Poliçenize;
  • Plaka ve ruhsat sahibinin kimlik numarası ile sorgulama yaparak,
  • Bu bilgileri profilinize kaydetmiş iseniz profilden getirme özelliği ile,
  • Ya da Kare kodlu poliçenizdeki kare kodu okutarak

otomatik olarak ulaşabilirsiniz.

Araç Bilgilerini Girmekle Uğraşmayın!

Aracın;
  • şasi numarası,
  • markası,
  • modeli,
  • model yılı vb.

bilgilerini girebilmek için uğraşmayın. Poliçe bilgilerine ulaşıldığı anda araç bilgileri otomatik olarak ekranlarınızda olacak.

Gelişmiş Profil
 
Poliçe üzerindeki kare kod okutularak, sigortalı ruhsat bilgileri manuel girmek yerine otomatik olarak alınabilmekte ve sadece ruhsat bilgileri dışında, sürücü bilgileri de profile kaydedilebilmektedir. Ayrıca kayıtlı bir profilin başka uygulamadan kaza girişi yapılırken kullanılabilmesi için, profil paylaşma özelliği getirilmiştir. Profil paylaşma işlemi kare kod ile veya telefonlar karşılıklı sallanarak yapılabilmektedir.​​

Kaza Ortamı Video Çekimi

Kaza ortamının durumunu aktarmak için kullanıcıya kolaylık sağlamak amacıyla kaza ortamı video çekimi özelliği de Mobil Kaza Tutanağında! Kullanıcılar video çekerek tutanağın daha kolay sonuçlanmasına katkıda bulunabilirler.​

Kaza Yoğunluk Haritası

Kaza yoğunluk haritası ile yakınınızdaki kazaları görebilirsiniz. Ayrıca son bir ay içinde kaza olmuş noktalar da harita üzerinde görüntülenebilmektedir.​

En Yakın Tamirci, Hastane Bilgileri

Harita üzerinden en yakın sigorta acenteleri, hastaneler ve tamirciler görüntülenebilmekte, bulundukları konuma yol tarifi alınabilmekte veya iletişim bilgileri görüntülenerek arama yapılabilmektedir.​

Daha Kolay Senaryo Çizimi

Kullanıcılar, uygulamayı ile yol tipi ve trafik işaretleri seçerek, kazanın gerçekleştiği ortamı daha anlaşılır bir şekilde aktarabilir.​

Sigorta Şirketime Nasıl Haber Vereceğim Diye Düşünmeyin!
 
Kazadan sonra tutanağınız otomatik olarak şirketlere iletilmekte. Dolayısıyla Mobil Kaza Tutanağını kullanın, sigorta şirketinizi aramak ve tutanağı şirkete iletmekle uğraşmayın.​
 
Kusur Oranları Her An Cebinizde!
 
Kazadan sonra hangi taraf kusurlu bulundu? Artık bu sorunun cevabı için uğraşmaya gerek yok. Uygulama üzerinden girilen kazanın kusur durumu belirlendiği anda cep telefonunuza SMS ile bilgilendirme yapılacak ve kusur oranınızı uygulama üzerinden görebileceksiniz.
 
. Ve Diğer Kazanımlar…
Sürücülere her yönden büyük kolaylık getiren “Mobil Kaza Tutanağı” uygulaması ile birçok kazanım elde edilecek;
  • KTT formunun taşınmasına gerek kalınmaması
  • Tutanağın anında sigorta şirketlerine iletilerek zaman kaybının önlenmesi
  • Daha az bilgi ile tutanak girişinin sağlanması
  • Daha hızlı tutanak girişinin sağlanması
  • Uygulamadaki yönlendirmeler ile tutanak girişindeki hata oranının azaltılması
  • Kazaların sonuçlanma süresinde azalma
  • Kare kod ile poliçe bilgilerine hızlı erişim
  • Sonuç kusur oranlarını online takip edebilme imkanı

MOBİL KAZA TUTANAĞI İLE İLGİLİ TÜM BİLGİLER İÇİN LÜTFEN BURAYA TIKLAYINIZ.

Sigorta poliçesi ile teminat altına alınmış varlıklarınızda poliçede belirtilen riziko kapsamında hasar meydana gelmesi durumunda, hizmet almış olduğunuz sigorta şirketinin çağrı merkezine ulaşarak hasar ihbarında bulunmanız gereklidir.

İhbar anında aşağıda belirtilen bilgilerin iletilmesi gerekir:

  • Poliçe numarası
  • Sigortalı isim ve/veya ünvanı
  • Sigortalının T.C. Kimlik Nosu / Vergi Nosu
  • Hasar tarihi
  • Hasar yeri
  • Hasarın mahiyeti
  • Tahmini hasar miktarı
  • Sigortalının irtibat numaraları
  • Ekspertiz yapılacak rizikonun açık adresi ve irtibat numaraları

Hasar dosyanızın açılmasına müteakip dosya numaranız, eksper görevlendirilmiş ise eksperin adı-soyadı ve iletişim bilgileri sigorta şirketiniz tarafından size bildirilecektir. Hasar dosyanız sonuçlanıncaya kadar sizin için belirlenmiş hasar dosya numarasıyla işlemlerinizi sigorta şirketinizden takip edebilirsiniz.

Araç hasarlarınızda sizlere sağlanmış olunan anlaşmalı servis avantajlarından yararlanmak için ilgili sigorta şirketinin web sayfasında yer alan anlaşmalı servisler linkinden en yakın anlaşmalı servise başvurabilirsiniz.

Anlaşmalı kaza tespit tutanağınızı sigorta acentanıza ya da sigorta şirketinizin merkezine gönderebilirsiniz. Kaza tespit tutanağı için tıklayın.

Sigorta konusu ile ilgili tüm soruların yanıtlarını, TSB resmi web sitesi kaynaklı aşağıdaki bağlantılardan edinebilirsiniz.

Ferdi Kaza Sigortaları

  1. Ferdi Kaza sigortasının kapsamı nedir?
  2. Ferdi Kaza sigortasının coğrafi sınırı nedir?
  3. Deprem, Ferdi Kaza sigortasına dahil midir?
  4. Ferdi Kaza sigorta bedeli nasıl belirlenir?

Kasko Sigortası

  1. 1.4.2013 tarihinde yürürlüğe giren yeni Kasko Sigortası Genel Şartları’nda kasko sigortası ürünleri nasıl sınıflandırılmıştır?
  2. Kasko sigortası sahibi/sigortalı, hasar anında neleri yapmakla yükümlüdür?
  3. Kasko Sigortası ile Trafik Sigortası arasındaki fark nedir?
  4. 1.4.2013 tarihinde yürürlüğe giren Kasko Sigortası Genel Şartları’nda başka ne gibi önemli değişiklikler olmuştur?
  5. Kasko Sigortası’nda aracın pert/ağır hasarlı olması halinde veya çalınması durumunda kasko poliçesinde yazan sigorta bedeli mi ödenir?
  6. Araç el değiştirdiğinde, kasko poliçesi de el değiştirir mi?
  7. Sigortalı öldüğünde kasko sigorta poliçesinin durumu ne olur?
  8. Araç, noter satışı olmaksızın, el senedi ile satılmış ve alan kişi kazaya karışmış ise, satan açısından sorumluluk sözkonusu olur mu?
  9. Kasko Sigortasında Hasarsızlık indirimine hak kazanmış bir aracın sigorta yenilemesinin başka şirkete yaptırılması durumunda hasarsızlık indirimi devam eder mi?
  10. Kasko Sigortasında Hasarsızlık indirimine hak kazanmış bir araç satıldığında, yeni alınan araçta da bu hak devam eder mi?
  11. Araç, başka bir taşıtla taşınırken hasar olursa, kasko sigortası hasarı karşılar mı?
  12. Aracın çekilmesi esnasında oluşan hasarlar, kasko sigortasına dahil midir?
  13. Aracın aksesuarları kasko sigortalarına dahil midir?
  14. Araç hasar gördüğünde, tamirde geçen süreye isabet eden kullanım ve gelir kaybından doğan zararlar kasko teminatına dahil midir?
  15. Kasko sigortalı aracın çalınması halinde, tazminat ödenmeden bekleme süresi var mıdır?

Trafik Sigortası

  1. Trafik Sigortası Nedir?
  2. Trafik Sigortası Kapsamında Tedavi Giderleri Karşılanıyor mu?
  3. Trafik sigortası primleri niye şirketten şirkete farklılık gösteriyor?
  4. Trafik sigortasının primleri taksitlendirilebilir mi?
  5. Trafik sigortası poliçemi vade bitiminde yenilemeyi unutursam sonuçları ne olur?
  6. Ticari taksilerin trafik sigortası primi neden otomobiller için belirlenen primden çok daha yüksek?
  7. Kendi aracımın Trafik Sigortası arabamın hasarını karşılar mı?
  8. Trafik Sigortası manevi tazminat taleplerini karşılar mı?
  9. Motorlu Kara Taşıt Araçları İhtiyari Mali Sorumluluk sigortası manevi tazminat taleplerini karşılar mı?
  10. Aracın kayıtlı olduğu il Trafik sigortası primini etkiler mi?
  11. Zorunlu Karayolu Taşımacılık Mali Sorumluluk sigortası yaptırmış bir araca Trafik sigortasında indirim yapılır mı?
  12. Motorlu aracın kazaya karışıp karışmaması Trafik sigortasının primini etkiler mi?
  13. Trafik sigortasında tazminat ödemesi nedeniyle yapılan prim indirimi veya prim artırımı uygulaması, aracı mı yoksa işleteni mi takip eder?
  14. Aracın çektiği römork, yarı römork veya çektiği başka bir aracın neden olduğu zararlar, çeken aracın trafik sigortasından karşılanır mı?
  15. Motorlu araçlarla ilgili mesleki faaliyetlerde bulunan teşebbüslere, gözetim, onarım, bakım, alım-satım, araçta değişiklik yapılması amacı ile bırakılan aracın sebep olacağı zararlar Trafik sigortasından karşılanır mı?
  16. Yarışa katılan araçların verecekleri zararlar trafik sigortası teminat kapsamında mıdır?
  17. Ölüm, yaralanma sonucunda geçici veya kalıcı iş görememe hali oluştuğunda, trafik sigortası bu zararı öder mi?
  18. Sigortalıya dava açılması halinde, bu giderler trafik sigortası kapsamında mıdır?
  19. Trafik kazasında zarar görenler kazaya neden olan kişiye taleplerini ne kadar sürede yapmalıdır?
  20. Trafik sigortasında tazminat kaç gün içerisinde ödenir?

Zorunlu Deprem Sigortası

  1. Zorunlu Deprem Sigortası hangi binaları kapsar?
  2. Zorunlu Deprem Sigortası ile sunulan teminat neleri içerir?
  3. Zorunlu Deprem Sigortasında teminat tutarı nasıl tespit edilir?
  4. Zorunlu Deprem Sigortasında tespit edilen sigorta bedeline konutun arsa bedeli dahil midir?
  5. Zorunlu Deprem Sigortası Poliçesi düzenlemek için gerekli bilgiler nelerdir?
  6. Zorunlu deprem sigortasında eşyalar teminat kapsamında mıdır?
  7. Bir deprem sonrasında hasar meydana geldiği takdirde neler yapılmalıdır?
  8. Hasar durumunda DASK’a gönderilecek belge ve bilgiler nelerdir?
  9. Tazminat ödemeleri ne kadar süre içerisinde yapılır?
  10. Zorunlu Deprem Sigortasında tazminat hakkının eksilmesi veya kaybedilmesi durumu olabilir mi?
  11. Zorunlu Deprem Sigortası ile verilen teminatın binanın değerini karşılamadığı durumlarda ne yapılabilir?

Sağlık Sigortası

  1. Sağlık sigortası yaptırırken dikkat edilecek hususlar nelerdir?
  2. Sağlık Sigortası poliçelerinde teminat ne zaman başlar?
  3. Tedavi sürecinde teslim edilmesi gereken belgeler nelerdir?
  4. Hangi sağlık harcamaları poliçe kapsamı içindedir?
  5. Teminat dışı kalan haller nelerdir?

Sorumluluk Sigortaları

  1. İşveren Sorumluluk Sigortası nedir?
  2. İşçi çalıştığı yerde meslek hastalığına yakalanırsa, İşveren Sorumluluk Sigortasından faydalanabilir mi?
  3. İşveren Sorumluluk Sigortası mecburi bir sigorta mıdır?
  4. Üçüncü Şahıslara Karşı Mali Sorumluluk Sigortası teminat kapsamı nedir?
  5. Üçüncü Şahıslara Karşı Mali Sorumluluk Sigortasında üçüncü şahıs sayılmayanlar kimlerdir?
  6. Asansör Mali Sorumluluk Sigortası teminat kapsamı nedir?
  7. Asansörün kapasitesinin üzerinde kullanılması sonucu oluşan hasarlar karşılanır mı?
  8. Tüpgaz Zorunlu Sorumluluk Sigortasını kimler yaptırır?
  9. Tüpgaz bayiinde gerçekleşen patlama sonucu, komşu binada meydana gelen hasarı Tüpgaz Zorunlu Sorumluluk Sigortası karşılar mı?
  10. Tehlikeli Maddeler ve Tehlikeli Atık Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortasını yaptırmak zorunlu mudur?
  11. Tehlikeli Maddeler ve Tehlikeli Atık Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortasına ait primler nasıl belirlenmektedir?
  12. Tüpgaz ile Tehlikeli Maddeler ve Tehlikeli Atık Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası arasındaki farklar nelerdir?
  13. Hekimler için Mesleki Sorumluluk Sigortası bulunmakta mıdır?
  14. Tıbbi Kötü Uygulamaya İlişkin Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası (Hekim Sorumluluk) neleri teminat altına almaktadır ?
  15. Tıbbi Kötü Uygulamaya İlişkin Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası (Hekim Mesleki Sorumluluk) zorunlu bir sigorta mıdır?
  16. Tıbbi Kötü Uygulamaya İlişkin Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası (Hekim Mesleki Sorumluluk) primleri nasıl belirlenir ?

Hırsızlık Sigortası

  1. Hırsızlık sonucu meydan gelen hasarı ödendikten sonra çalınan mallar kısmen veya tamamen bulunursa ne yapılmalıdır?
  2. Hırsızlıkta sonucu meydana gelen hasarın ödemesi ne zaman yapılır?
  3. Sigortalı malın mülkiyetinde bir değişiklik olduğunda Hırsızlık sigortası devam eder mi?
  4. Yalnızca Hırsızlık teminatı alınabilmekte midir?

Yangın Sigortası

  1. Yangın Sigortasının kapsamı nedir?
  2. Yangın sigortasında ek sözleşme ile teminat kapsamına alınacak riskler nelerdir?
  3. Antika, tablo, koleksiyon, değerli halı gibi özelliği olan varlıklar sigorta teminatına dahil edilebilir mi?
  4. Sözleşme süresi içinde menfaat sahibinin değişmesi halinde sigorta poliçesinin durumu ne olur?
  5. Sigortalının ölümü halinde, yangın sigortası poliçesinin durumu ne olur?
  6. Yangın sigorta poliçesinde prim nasıl tespit edilir? Her şirket farklı fiyat verebilir mi?
  7. Hasar durumunda sigortalının yükümlülükleri nelerdir?
  8. Hasar bildirimi yapıldıktan ne kadar süre sonra sigorta şirketinin olumlu veya olumsuz sigortalıya bilgi vermesi gerekir?
  9. Hasar sonrasında sigorta tazminatı nasıl hesaplanır?

Mühendislik Sigortaları

  1. Makine Kırılması Sigortası, hırsızın makinelere vereceği hasarı da karşılar mı?
  2. Mühendislik Sigortalarında hasar olduktan sonra sigorta teminatı sona erer mi?
  3. Montaj Sigortalarında fesih hakkı var mıdır?
  4. Büro, atölye ve/veya fabrikadaki elektronik cihazlar için Elektronik Cihaz Sigortası teminatı aldıktan sonra ayrıca ek olarak yangın teminatı alınması gerekli midir?
  5. Garanti kapsamında elektronik cihazlar ve/veya makineler için sigorta gerekli midir?
  6. Bakım Devresi Teminatı nedir, bu devrede yangın, deprem gibi teminatlar verilmekte midir?

Hekim Mesleki Sorumluluk

  1. Hekimler için Mesleki Sorumluluk Sigortası bulunmakta mıdır?
  2. Tıbbi Kötü Uygulamaya İlişkin Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası (Hekim Sorumluluk) neleri teminat altına almaktadır ?
  3. Tıbbi Kötü Uygulamaya İlişkin Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası (Hekim Mesleki Sorumluluk) zorunlu bir sigorta mıdır?
  4. Tıbbi Kötü Uygulamaya İlişkin Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası (Hekim Mesleki Sorumluluk) primleri nasıl belirlenir ?

Bağlantı Kaynakları: Türkiye Sigortalar Birliği (TSB) resmi web sitesi.
Bağlantıya tıklamanızı takiben ulaşacağınız sayfanın adresi:
http://www.tsb.org.tr/sss.aspx?pageID=901

Sigortacılık Kanunu’nu indirmek için tıklayınız.
Sayfa sayısı: 22
Dosya formatı: PDF dosyası.

Tarım Sigortaları Kanunu’nu indirmek için tıklayınız.
Sayfa sayısı: 6
Dosya formatı: PDF dosyası.

Sosyal Sigortalar ve Genel Saglik Sigortasi Kanunu için tıklayınız.
Sayfa sayısı: 154
Dosya formatı: PDF dosyası.

Yeni Türk Ticaret Kanunu Sigorta Hukuku 6. Kitap
Sayfa sayısı: 25
Dosya formatı: PDF dosyası.

Karayolu Taşıma Kanunu için tıklayınız.
Sayfa sayısı: 25
Dosya formatı: PDF dosyası.

Sigorta sektörü içinde yer alan tüm kavramların tanımları, aşağıda açıklamaları ile birlikte sunulmuştur. Aynı zamanda, ilgili tanımların başlıklarına tıklayarak, TSB resmi web sitesi kaynaklı bağlantılara da ulaşabilirsiniz.

AŞKIN SİGORTA (OVER INSURANCE)

Aşkın sigorta terimi, tazminat poliçelerinde söz konusu olan bir kavramdır. Poliçedeki sigorta bedelinin, sigorta konusunun gerçek ve makul değerinin üzerinde olması halidir. Sigortanın temel prensibine göre amaç, sigortalının uğradığı maddi kaybın giderilmesi olmakla birlikte, çeşitli nedenlerle sigorta bedeli, sigortalı tarafından gerçek ve makul değerin üzerinde beyan edilmektedir.
Ancak, sigorta şirketi, bir tam zıya durumunda, o malın gerçek değerini ödemek veya ikame etmek durumunda olduğundan, sigortalı, olması gerekenden fazla prim ödemiş olacaktır.

AZAMİ İYİNİYET (UTMOST GOOD FAITH)

Bir sigorta sözleşmesinin tarafları, sigortacı ile sigortalıdır. Sigorta şirketi, sigorta edilecek olan mal, hayat veya sorumluluk konusu olan şey ile ilgili hiçbir bilgiye sahip değildir ve karşı tarafın vermiş olduğu bilgiye güvenmek durumundadır. Diğer taraftan, menfaatini sigorta ettirmek üzere teklif formunu doldurmakta olan kişi de, kendi ihtiyaçlarına yönelik ürünü belirlemede sigortacının vermiş olduğu teknik bilgiye güvenmek durumundadır.
Sigorta sözleşmesinin oluşturulması aşamasında her iki taraf için de söz konusu olan ortak nokta, tamamen karşı tarafın vermiş olduğu bilgiye güvenmek durumunda olmalarıdır. Taraflardan birinin iyiniyetli olmaması nedeniyle karşı tarafa gerçek olmayan bilgi vermesi, karşı tarafı yanıltmak ve istemediği bir sözleşmeye girmesini sağlamaktır ve iyiniyet prensibinin ihlali, karşı tarafa sözleşmenin feshi hakkını vermektedir.

BİRLİKTE SİGORTA (COINSURANCE)

Sigorta konusu olan menfaatin, aynı tehlikelere karşı, aynı sigorta dönemi içerisinde birden fazla sigorta şirketi tarafından sigortalanmasıdır. Sigorta şirketleri çeşitli nedenlerden dolayı, sigorta konusu olan şeye birlikte teminat vermektedir ve bunun başlıca nedeni, sigorta bedelinin, sigorta şirketerinin mali gücüne ve mevcut kapasitelerine göre çok yüksek olması ve tek başlarına teminat vermeye müsait olmamasıdır.

BÜTÜN TEHLİKELER (ALL RISKS)

Bir çok branşta uygulanan ve sigortalının alabileceği en geniş teminat biçimidir. Teminatın adı “Bütün Tehlikeler” olmasına rağmen, karşılaşılabilecek bütün tehlikelere karşı koruma sağlayan bir teminat değildir. Bu tip poliçeler, kişilerin artan sigorta ihtiyaçlarına cevap vermek üzere oluşturulmuş, nispeten yeni ürünlerdir. Poliçenin, istisnalar bölümünde, hangi tehlikelere karşı koruma sağlamadığı tek tek sayılır ve bu istisnaların dışında kalan tüm tehlikelerin teminat altında olduğu belirtilir. Bu özelliğinden dolayı bu poliçeler, “Bütün Tehlikeler” (All Risks) Poliçesi olarak adlandırılmaktadır.

BEKLENEN AZAMİ HASAR (PROBABLE MAXIMUM LOSS)

Normal şartlar altında, tek bir olaydan meydana gelebilecek, muhtemel azami hasar miktarıdır. Meydana gelme ihtimali çok az olan, örneğin katastrofik olaylardan ileri gelebilecek hasarlar, Beklenen Azami Hasar hesabına alınmaz.

COĞRAFİ SINIRLAR (TERRITORIAL LIMITS)

Sigorta poliçesinin yürürlükte olduğu coğrafik alandır. Örneğin, bir tekne poliçesindeki “Sefer Sahası” veya “Faaliyet Alanı” gibi terimler, o tekne poliçesinin ancak o alanlarda meydana gelebilecek hasarlar için yürürlükte olduğu anlamına gelmektedir.

ENTEGRAL MUAFİYET (FRANCHISE)

Sigorta dönemi içerisinde meydana gelen ve belli bir miktarın altında kalan hasarın, sigortalı tarafından; hasarın bu miktarı aşması durumunda ise, tamamının sigorta şirketi tarafından ödenmesini öngören muafiyet uygulamasıdır. Sigorta bedelinin belli bir yüzdesi veya maktu olabilir.

EKSİK SİGORTA (UNDER INSURANCE)

Poliçede yazılı sigorta bedelinin, sigortaya konu olan malın gerçek ve makul değerinin altında olması durumudur. Sigortalı, bilmeyerek veya daha az prim ödemek amacıyla malın gerçek değerinin altında bir beyanda bulunmaktadır.
Eksik sigorta halinde sigortalı, sigortanın, “uğranılan maddi kayıpların tam anlamıyla giderilmesi” prensibinden yeterince yararlanamamaktadır. Örneğin, tam zıya halinde, sigorta şirketinin ödeyeceği en fazla miktar, poliçede beyan edilmiş sigorta bedeli kadar olacaktır. Kısmi hasarlarda da aynı durum söz konusudur ve sigorta şirketinin ödeyeceği en fazla hasar miktarı, eksik sigorta bedelinin, olması gereken sigorta bedeline oranı kadardır.

FİYAT(RATE)

Sigorta veya reasürans teminatına karşılık olarak ödenecek primin hesaplanmasında esas alınan ve oran olarak ifade edilen bir terimdir. Fiyatın sigorta bedeline veya teminata uygulanmasıyla prim miktarı bulunmaktadır.

GENEL ŞARTLAR (GENERAL CONDITIONS)

Poliçe üzerinde açıkça ifade edilmiş, teminatın kapsamı, istisna edilen haller, hasar prosedürü, sigortalının görev ve yükümlülükleri, anlaşmazlık halinde uygulanabilecek hükümler, prim ödemesi, rücu durumu gibi sigorta sözleşmesinin esaslarını içeren koşullardır.

GERÇEK TAM ZIYA (ACTUAL TOTAL LOSS)

Sigorta konusu olan şeyin, sigorta teminatı kapsamındaki tehlikelerden birinin gerçekleşmesi sonucu tamamen kullanılamaz ve onarılamaz hale gelmesi durumudur. Bu durumda, sigorta şirketinin azami sorumluluğu, sigorta poliçesi üzerinde yazan miktar kadardır. Bir binanın yanması veya depremde yıkılması, bir geminin batması gerçek tam zıya örnekleridir.

HASAR(DAMAGE)

Herhangi bir mala, eşyaya verilen fiziki hasarı veya kişinin gerek bedeni, gerekse manevi zararını ifade etmek için kullanılır.

HÜKMİ TAM ZIYA (CONSTRUCTIVE TOTAL LOSS)

Sigorta teminatı kapsamındaki tehlikelerden birinin gerçekleşmesi sonucu, hasarı önlemek için yapılacak masrafın, kurtarılacak değeri aşması veya sigorta konusu olan şeyin tahmini tamir masrafının, ekonomik maliyet sınırını geçmesi hallerinde hükmi tam zıiya durumu sözkonusu olmaktadır. Genellikle nakliyat sigortalarında söz konusudur.

HASAR FAZLASI REASÜRANSI(EXCESS OF LOSS)

Bir reasürans anlaşması türüdür ve reasürör, sigortacının yazmış olduğu işlerden elde ettiği primin belli bir kısmı karşılığında, o işlere ilişkin meydana gelen hasarların, önceden saptanmış bir tutarı (sedan şirketin net saklama payı) geçen kısmını karşılamayı taahhüt eder.
Hasar Fazlası Reasürans Anlaşmalarının Bölüşmeli Reasürans Anlaşmalarından en büyük farkı, sadece hasara ilişkin bir anlaşma olmasıdır. Tek bir branş için olabildiği gibi birkaç branşa birlikte de uygulanabilir ve özellikle kümül oluşturan hasarlarda ve katastrofik olaylarda, sigorta şirketinin koruması açısından oldukça etkili anlaşmalardır.

HASAR PRİM ORANI (LOSS RATIO)

Ödenmiş ve muallak hasarlar toplamının kazanılmış prime olan oranıdır. Ancak, hasar prim oranı hesaplanırken, bir önceki yılda ayrılmış prim rezervi ve bir önceki yıl muallak hasarları da hesaba katılmaktadır. Hasar prim oranının hesabı şu şekilde yapılmaktadır:
(Ödenen Hasar + Muallak Hasar + Cari Yıl Prim Rezervi) / (Prim + Geçen Yıldan Devreden Muallak Hasar + Geçen Yıldan Devreden Prim Rezervi)

HESAP/MUHASEBE YILI (ACCOUNTING YEAR)

Sigorta poliçesinin yürürlüğe girdiği tarih göz önüne alınmaksızın, o poliçeye ilişkin tahakkuk eden primin hesaba kaydedildiği takvim yılıdır. Bir hesap yılı içerisinde, başlangıç tarihleri farklı olan poliçelere ait primler olabilmektedir. Örneğin, bir yıldan uzun süren Mühendislik, Tekne İnşaat poliçelerinde, risk devam ettiği sürece prim tahakkuk etmekte, bu primler, başlangıç tarihleri eski olan poliçelere ait olmakla birlikte, içinde bulunan hesap yılı kapsamında değerlendirilmektedir.

HASARI ÖNLEME (LOSS PREVENTION)

Meydana gelmesi muhtemel hasarın nedenlerini araştırarak, bu nedenleri ortadan kaldırmak üzere sigortalıya tavsiyelerde bulunmak, bilgi ve donanım sağlamak ve sigorta poliçesine, tedbir öngören bazı şartlar ilave etmek gibi sigortacı tarafından alınan tedbirlerin tümü, hasarı önleme faaliyetleridir.

İŞ YILI (UNDERWRITING YEAR)

Poliçenin düzenlendiği yıldır. Sigorta muhasebesi bakımından önem taşımaktadır. Bu poliçeye ilişkin primlerin takip eden yıl içinde de (bir yıldan uzun vadeli inşaat poliçelerinde prim ödemesi, inşaat devam ettiği sürece örneğin, 10 yıl sürebilmektedir) sigortacıya ödemiş olması, iş yılı hesabı açısından bir fark oluşturmaz ve poliçenin düzenlenmiş olduğu yıla göre hesaba alınırlar.
Aynı şekilde, bu poliçeye ilişkin yapılan hasar ödemeleri de, aradan geçen süre ne kadar uzun olursa olsun, poliçenin düzenlenmiş olduğu yıla göre muhasebeleştirilirler.

KLOZ(CLAUSE)

Poliçenin bir bölümü veya poliçeye ekli, özel şarttır ve taraflar arasındaki sözleşmenin gerçek sınırlarını belirlemek amacıyla kullanılmaktadır.

KOMİSYON(COMMISSION)

Sigorta şirketlerinin, prim üretimi başta olmak üzere sigortacılık ile ilgili faaliyetlerinde şirket adına iş yapan sigorta aracılarına ödediği belli orandaki para miktarıdır. Bu oran, sigorta aracısının düzenlediği veya düzenlenmesine aracılık ettiği poliçe toplam priminin belli bir yüzdesidir. Her bir sigorta branşı için ayrı olmak üzere farklı kademelerdeki sigorta aracılarına değişik yüzdelerde komisyonlar ödenmektedir.
Sigorta şirketi ile reasürans şirketi arasındaki ilişkide aracılık eden reasürans aracısı kişi ve kuruluşlara da bir komisyon ödenmektedir ve buna da reasürans komisyonu denilmektedir.

KISMİ HASAR (PARTIAL LOSS/PARTICULAR AVERAGE)

Sigorta konusu olan şeyin, adından da anlaşılacağı üzere kısmen hesaplanmasıdır. Ancak, bir hasarın “kısmi” olup olmadığını belirleyen bir ekonomik sınır söz konusudur ve bu sınır sigortacı açısından çok önemlidir. Sigorta konusu olan şeyin kısmen hasarlanması durumunda dahi, tamir ve diğer masraflar toplamının sigorta bedeline göre yüksek bir oran tutması, diğer bir deyişle tamirin ekonomik olmaması halinde hükmi tam zıya çözümüne gidilebilir.
Buna göre, bir hasarın kısmi nitelikte olup olmadığını belirleyen faktör, tamir bedelinin sigorta şirketi açısından ekonomik olmasıdır.

KAZANILMIŞ NET PRİM (NET EARNED PREMIUM)

Hesap yılının birinci gününden itibaren sigortacı tarafından düzenlenmiş poliçeler karşılığında yazılan primler, teknik anlamda brüt primdir. Hesap yılı içerisinde, örneğin, dördüncü ayda düzenlenen poliçenin yıllık priminin sadece sekiz aylık karşılığı cari yıla ait, geri kalan dört aylık primi ise takip eden yılın hesabına dahil olmaktadır.
Sigorta şirketi tarafından düzenlenen tüm poliçeler için tek tek böyle bir hesap yapmak güç olduğundan, şirketin yıl içerisinde tahakkuk ettirdiği toplam primin belli bir yüzdesi devam eden riskler için bir sonraki yıl hesabına aktarılmaktadır. İstihsal edilen yıllık primden reasürans maliyeti ve devam eden riskler için ayrılan rezerv çıkarıldıktan sonra kalan kısım, “Kazanılmış Net Prim”dir.

LEHDAR(BENEFICIARY)

Sigortadan faydalanan kişidir. Sigorta sözleşmesine doğrudan taraf olabildiği gibi, sigorta ettiren konumundaki diğer bir kimsenin yapmış olduğu sözleşme ile de sigortadan doğrudan veya dolaylı olarak yararlanma konumunu elde edebilir.

LÜTUF ÖDEMESİ(EX GRATIA)

Sigorta şirketinin teminata girmeyen ya da teminat kapsamında olup olmadığı tartışmalı hasarlarda yaptığı ödemedir. Lütuf ödemesi hasarın tamamı veya bir kısmı için yapılabilir.
Sigorta şirketinin, kendi sigortalıları ile içinde bulunduğu iyi ilişkilerini veya ticari itibarını koruma düşüncesi, lütuf ödemesinin nedenleri arasında gösterilebilir. Bu tür ödemelerin önemli bir sonucu, rücu imkanını ortadan kaldırmasıdır.

MÜŞTEREK SEBEP (CONCURRENT CAUSE)

Birbirlerinden bağımsız olarak ortaya çıkan ve hasarın oluşumuna ayrı ayrı katkıda bulunan sebeplerdir. Devam etmekte olan bir fırtına ve bu fırtına sırasında tamamen başka bir nedenle başlayan yangın, bir hasarın müşterek sebebi olabilirler.

MÜCBİR SEBEP (ACT OF GOD)

İnsan iradesi, gücü ve müdahalesiyle önüne geçilemeyen, deprem, yıldırım, kasırga gibi doğal afetler mücbir sebeb olarak adlandırılmaktadır ve sorumluluk hukuku açısından önem taşımaktadır.

MUTABAKATLI POLİÇE (AGREED VALUE/VALUED POLICY)

Sigorta sözleşmesinin tarafları olan sigortalı ile sigortacı tarafından, üzerinde mutabık kalınmış, tam zıya halinde sigortalıya ödenecek olan bedeldir. Mutabakatlı değer, sigorta poliçesi düzenlendiği sırada belirlenmekte, poliçe süresi içerisinde meydana gelebilecek piyasa dalgalanmalarından etkilenmemektedir. Tam zıya halinde sigortalıya ödenecek olan bedelin başlangıçta belirlenmiş olması, olası bazı sigorta sahtekarlıklarının da önüne geçmektedir.
Mutabakatlı poliçe, tekne ve nakliyat sigortalarında sık olarak kullanılmaktadır.

MUALLAK HASAR (OUTSTANDING LOSS)

Meydana gelmiş ve sigorta şirketi tarafından bilinen bir hasara ilişkin olarak, ileride ödenmesi muhtemel hasar ödemesidir ve bu muhtemel ödeme için ayrılan miktara da muallak hasar rezervi denir.

MEYDANA GELMİŞ ANCAK BİLDİRİLMEMİŞ (INCURRED BUT NOT REPORTED)

Sigorta muhasebesi açısından oldukça önemli bir kavramdır. Belli bir dönem, genellikle hesap döneminin sonunda, sigorta şirketinin portföyünde bulunan branşlar itibariyle meydana gelmiş bir takım hasarlar söz konusu olmakta, ancak bu hasarların varlığı ve maliyeti konusunda sigorta şirketinin herhangi bir bilgisi bulunmamaktadır. Bu tür hasarlar, “meydana gelmiş ancak bildirilmemiş” hasarlar olarak adlandırılır ve sigorta şirketi tarafından, bu hasarlar için belli bir rezerv ayrılır.

MÜŞTEREK AVARYA (GENERAL AVERAGE)

Gemi ve yükü birlikte tehdit eden bir tehlikeden onları korumak amacıyla, makul bir hareket tarzında olmak kaydıyla, bilerek bir fedakarlık yapılması veya bir masrafa katlanılması durumunda, Müşterek Avarya hareketi sözkonusudur ve bu nitelikte bir hareketin doğrudan doğruya sonucu olan zarar veya masraflar Müşterek Avarya’dır.
Müşterek Avarya kapsamına giren zarar ve masraflar, gemi, yük ve navlun sahipleri arasında paylaştırılır ve bu işleme dispeç (adjustment) denir.

Müşterek Avarya kapsamında önemli olan bazı kavramlar :

Müşterek Avarya Fedakarlığı (General Average Sacrifice): Müşterek Avarya hareketinin teknede veya emtiada neden olduğu maddi zarardır. Yüklü geminin bir deniz tehlikesi nedeniyle batma tehlikesi ile karşı karşıya kaldığı sırada geminin batmaması için karaya oturtulması (donatanın fedakarlığı) ya da geminin batmaması için yükün bir kısmının denize atılması (yük sahibinin fedakarlığı), Müşterek Avarya Fedakarlığı için birer örnektir.
Müşterek Avarya İştiraki (General Average Contribution): Müşterek Avarya fedakarlığı yapan tarafın masrafına katılmadır. Karaya oturtulan geminin hasarına yük ve navlun sahibinin, bir kısmı denize atılan yük sahibinin zararına tekne ve navlun sahibinin iştirakidir.
Müşterek Avarya Masrafı (General Average Expenditure): Donatanın diğer menfaatler adına yapmış olduğu (sığınma limanına giriş çıkış gibi) masraftır.

MORTALİTE TABLOLARI (MORTALITY TABLES)

Bir ülkenin toplam nüfusunun gözlemlenmesi suretiyle elde edilen sonuçların, Hayat sigortalarına uygulanmak üzere hazırlanan tablolarına denir. Herhangi bir yaşta, bir yıl içerisinde kaç kişinin hayatta kalacağı veya kaç kişinin öleceği bu tablolardan hareketle tahmin edilebilmektedir.
Mortalite tabloları, tablonun yapılış şekline ve yapıldığı yere göre isim almaktadır. Örneğin, Amerikan C.S.O. 19531958 Mortalite tablosu denildiği zaman, Amerika Birleşik Devletleri’nde 1953 – 1958 yılları arasında tam nüfusun gözlemlenmesi suretiyle elde edilen sonuçları gösteren tablo anlaşılmaktadır. Bunun yanısıra, bu tablolara “teknik faiz” yüklemesi yapılarak “Komitasyon Tabloları” elde edilmektedir.
Mortalite tabloları, tüm nüfus dikkate alınarak yapılabildiği gibi, cinsiyet ayırımı, belli bir bölgenin nüfusu gibi esaslara göre de yapılabilmektedir.

ÖZEL ŞARTLAR (PARTICULAR CONDITIONS)

Özel şartlar, sigortacı ve sigortalının üzerinde anlaştığı ve sigortalının çıkarları dikkate alınarak genel şartlara eklenen koşullardır. Özel şartların, TTK’nın emredici hükümlerine ve sigortalının aleyhine olmaması gerekmektedir. Özel şartlardaki amaç, sigortalının veya sigorta edilen menfaatin durumuna ve risklere göre ihtiyaçlara cevap verebilmektir.

PRİM(PREMIUM)

Herhangi bir riske ilişkin olarak, sigortacının vermiş olduğu teminata karşılık olmak üzere, sigortalı veya sigorta ettiren tarafından para olarak ödenen bedeldir. Sigorta sözleşmesinin en önemli unsurlarından birisidir ve sözleşmenin diğer bütün şartları yerine getirilmiş olsa dahi, primin ödenmemesi, birçok durumda sigorta sözleşmesinin yürürlüğe girmesini engelleyen bir durumdur.
Prim, risk primine ek olarak genel giderler, komisyonlar, sigorta şirketinin bu iş dolayısıyla katlanmak zorunda olduğu tüm maliyetler ve faaliyet karını içermektedir.
Yukarıda adı geçen risk primi ise, eldeki istatistiklere dayanılarak hesaplanmış muhtemel hasar miktarı ve hasar masraflarını karşılamak üzere hesaplanmış net prim miktarıdır. Tehlike primi olarak da adlandırılabilir.

POLİÇE DEVRİ (ASSIGNMENT)

Poliçe üzerindeki yasal hakların devridir. Bir kişinin sigorta yaptırabilmesi için, sigortanın konusu üzerinde sigorta edilebilir menfaatinin olması önemli bir şarttır. Bu menfaatin varlığı üzerine düzenlenen poliçe üzerindeki her türlü yasal hak, sigorta ettiren kişiye aittir.
Sigorta ettiren kişinin sigorta konusu üzerindeki menfaatinin sona ermesi, poliçenin geçerliliği üzerinde branşlara göre değişik etkilerde bulunmaktadır. Bazı branşlarda poliçe kendiliğinden hükmünü yitirmekte, bazı branşlarda ise poliçe, sigortanın konusunu takip ettiği için sigortalı değişikliğinden etkilenmemekte, hükmünü sürdürmektedir. Bu nedenle, poliçenin bir başka kişiye ya da sigorta konusu üzerinde menfaati ele geçiren kişiye devri, branşlara göre değişmektedir.

SİGORTA(INSURANCE)

Sigorta, aynı türden tehlikeyle karşı karşıya olan kişilerin, belirli bir miktar para ödemesi yoluyla toplanan tutarın, sadece o tehlikenin gerçekleşmesi sonucu fiilen zarara uğrayanların zararını karşılamada kullanıldığı, bir risk transfer sistemidir. Bu sistem sayesinde kişiler, karşı karşıya bulundukları tehlikelerin neden olabileceği, parayla ölçülebilen zararlarını, nisbeten küçük miktarlarda ödemiş oldukları primler yoluyla paylaşmaktadırlar.
Sigortanın temel işlevi, zararı ekonomik açıdan önemsiz bir duruma getirmektir.Kişiler tek başına karşılayamayacakları zararları bir organizasyon aracılığıyla aralarında paylaşmaktadırlar.
Bu organizasyon, “sigorta şirketi”, “sigorta ettiren” ve “bir sigorta sözleşmesi”den oluşur.
Bir sigorta sözleşmesinde; bir tarafta sigorta teminatı veren, ilgili kanun ve mevzuata göre sigortacılık faaliyetinde bulunmaya yasal olarak yetkili bulunan “sigortacı”, diğer tarafta da tehlikeyle karşı karşıya olan “sigorta ettiren” bulunmaktadır. Sigortalı; sigorta şirketinin bir tarafı olarak, teminat kapsamındaki tehlikelerden herhangi birinin gerçekleşmesi durumunda, meydana gelen hasarın tazmini talebinde bulunmaya yasal yetkili olan kişidir. Genellikle sigorta ettiren ile sigortalı aynı kişi olmakla birlikte, farklı da olabilmektedir.
Sigortacının sigortalıyı koruma yükümlülüğüne karşılık, sigortalının da sözleşme ile saptanan prim adı altındaki bir meblağı ödeme yükümlülüğü bulunmaktadır.

SİGORTA POLİÇESİ (INSURANCE POLICY)

Sigortacı ile sigortalı arasındaki sigorta sözleşmesinin yazılı, yasal delilidir. Bir sigorta poliçesinde genel olarak, sigortacıyı ve sigortalıyı tanımlayıcı bilgiler, sigorta konusuna ilişkin açıklamalar, teminatın kapsamı, sigorta bedeli, sözleşmenin süresi, prim miktarı, poliçenin düzenlenme tarihi, tarafların borç ve yükümlülükleri gibi bilgiler bulunmaktadır.

SİGORTA BEDELİ (SUM INSURED)

Teminat kapsamındaki bir tehlikenin gerçekleşmesi veya sigortalının üçüncü şahıslara karşı sorumlu duruma düşmesi halinde, sigortacının ödemekle yükümlü olduğu, poliçede belirtilen ve tazminata esas oluşturan azami bedeldir. Tazminat sözleşmelerinde sigorta bedeli, sigortalının uğrayabileceği en büyük mali kayıptır. Sigorta konusunun hasar anındaki piyasa değeri, sigorta bedelinin altında ise, piyasa değeri esas alınmaktadır.
Tazminat esaslı olmayan sigorta sözleşmelerinde ise (Hayat Sigortaları gibi), sigorta bedeli teorik olarak, istenilen herhangi bir miktarda tesbit edilebilir ve risk gerçekleştiği anda poliçe üzerinde yazan sigorta bedeli eksiksiz ödenir.

SİGORTA SÜRESİ(INSURANCE PERIOD)

Sigortacının teminat kapsamındaki tehlikeler nedeniyle meydana gelmesi muhtemel hasarlara ilişkin sorumluluklarının devam ettiği süredir.

SİGORTA BAŞLANGIÇ TARİHİ (ATTACHMENT DATE)

Sigorta teminatının yürürlüğe girdiği tarihtir. Bazı branşlarda sigortanın başlayabilmesi için sigorta priminin genellikle bir kısmının ödenmesi gerekirken, bazı branşlarda böyle bir zorunluluk olmayıp, tarafların anlaşmasıyla birlikte teminat başlamış kabul edilir.

SİGORTANIN SONA ERMESİ (EXPIRY DATE TERMINATION)

Sigorta sözleşmesinin her iki taraf ve üçüncü şahıslar bakımından artık geçerli olmaması halidir. Sözleşmenin sona ermesi çeşitli durumlarda söz konusu olabilir;

  1. poliçede yazılı olan sona erme tarihine ulaşılmasıyla,
  2. taraflardan birinin sözleşmede öngörülen bazı şartları yerine getirmemesinden kaynaklanan fesih hali nedeniyle,
  3. sigortalının kendi iradesiyle,
  4. sigortacının, riskin ağırlaşması nedeniyle sözleşmeyi tek taraflı feshi,
  5. bazı branşlarda rizikonun gerçekleşmesiyle, (hayat sigortalarında sigortalının ölümü, diğer bazı branşlarda tam zıya durumu gibi.)

SİGORTA KONUSU (SUBJECT MATTER OF INSURANCE)

Kaybedilmesi veya hasarlanması halinde, üzerinde menfaat sahibi kişi/kişiler için mali kayıplara neden olan;

  1. taşınır veya taşınmaz bir mal,
  2. meydana gelmesi durumunda yasal bir hakkın kaybedilmesine veya yasal bir sorumluluk oluşmasına neden olan herhangi bir olay,
  3. ölüm veya yaralanma halinde kişinin kendisi veya menfaat bağı ile bağlı olduğu kişiler için parasal kayıplara neden olabilecek bir hayat,
  4. sigorta konusu olabilmektedir. Yangın poliçesi için bina veya içindeki eşyalar, nakliyat poliçesi için gemi veya taşınmakta olan yük, sorumluluk poliçesi için ilgili kişinin başkalarına verebileceği zararlar bakımından söz konusu olan yasal sorumluluğu, hayat poliçesi için sigortalı kişinin yaşamı sigortanın konusu üzerine birer örnektir.

SİGORTA EDİLEBİLİR RİSK (INSURABLE RISK)

Bir tehlikenin sigortacı açısından sigorta edilebilme ölçüsüdür. Hasara neden olması tamamen tesadüflere ve sigortalının kontrolü dışındaki olaylara bağlı, ekonomik, sosyal ve siyasal sonuçları bakımından geniş kitleleri etkilemeyen riskler, sigorta edilebilir niteliktedir.
Ancak, günümüzde sigortacılığın gelişmesiyle birlikte, özellikle ekonomik olarak geniş kitleleri etkileyen riskler, örneğin savaş ve terör gibi tehlikeler için de sigorta teminatı verilebilmektedir. Ayrıca iklim değişikliklerinin yol açtığı ve meydana gelmesi artık tesadüflere bağlı olmayan, bilim ve teknolojideki gelişmeler sonucu meydana gelebileceği önceden tahmin edilebilen birçok tehlike (kasırga,sel gibi) sigorta edilebilir risk kapsamına girmektedir.

SİGORTA SERTİFİKASI (CERTIFICATE OF INSURANCE)

Sigorta şirketi tarafından düzenlenerek sigortalıya verilen ve sigorta sözleşmesinin varlığına kanıt olarak kullanılabilen bir belgedir. Belge, sigortalının kimliğine ilişkin bilgiler, sigorta teminatının kapsamı ve poliçe şartları hakkında genel bilgiler içermektedir.
Sigorta setifikası, sigortanın bir şart olarak öne sürüldüğü borç alacak ilişkilerinde ve hukuki işlemlerde kullanılmaktadır ve gerekli olduğu taktirde her sigorta branşı için düzenlenebilir. Özellikle bir ana poliçe ile birden fazla kişi veya sigorta konusu için grup teminatı veren branşlarda sıklıkla kullanılmaktadır.

SİGORTA SAHTEKARLIĞI (INSURANCE FRAUD)

Kötü niyetli kişilerin haksız kazanç elde etmek amacıyla sigorta şirketini bilerek, kasıtlı olarak aldatmasıdır. Poliçe düzenlenmeden önce veya sonra yapılabilmektedir.
Tedbirli bir sigortacının normalde girmeyeceği sözleşmeye girmesini sağlamak amacıyla sigortacıya bilerek yanlış bilgi vermek veya önemli bir hususu gizlemek poliçe düzenlenmeden önce yapılan sahtekarlığa örnek olarak verilebilir. Poliçe düzenlendikten sonra yapılan sahtekarlığa ise, kasıtlı olarak hasar meydana getirmek (örneğin, kundaklama) gösterilebilir.

TEMİNAT BELGESİ (COVER NOTE)

Sigorta şirketi tarafından düzenlenen ve teminatın varlığının delili olarak kabul edilen geçici bir belgedir. Sigorta poliçesinin zaman veya herhangi bir başka nedenle teminatın hesaplandığı sırada hazırlanamaması durumunda, geçici nitelikte hazırlanan Teminat Belgesi sigorta poliçesinin işlevini görmektir.
Teminat Belgesinin yürürlükte olduğu sırada bir hasar meydana gelmesi durumunda, yasal durum açısından sigorta poliçesi ile aralarında herhangi bir fark yoktur.

TEKLİF FORMU (PROPOSAL FORM)

Sigorta edilecek riskin her yönüyle belirlenmesi amacıyla, sigortacı tarafından hazırlanmış ve kişinin sigorta talebini içeren bir belgedir.

TEMİNAT(COVER/COVERAGE)

Sigorta konusu olan şeyin kısmen veya tamamen hasarlanması durumunda, hasarın, sigortalının genel prensipleri ve poliçe şartları çerçevesinde tazmin edileceği konusunda, sigortacının, sigortalıya veya sigortadan yararlanan kişiye vermiş olduğu garantidir.

TAZMİNAT TALEBİ (CLAIM)

Sigorta poliçesi kapsamında olan bir riskin neden olduğu ziya veya hasarın tazmin edilmesi amacıyla, sigortalı, lehdar veya üçüncü şahısların sigorta şirketinden yapmış olduğu tazminat talebidir. Talep edilen miktar, ilke olarak sigorta bedelini aşmamalıdır.

TENZİLİ MUAFİYET (DEDUCTIBLE)

Hasarın belli bir miktarının sigortalı tarafından yüklenilmesini ifade eder. Bu miktar sigorta bedelinin veya hasarın belli bir yüzdesi veya maktu bir bedel olabilir. Sigorta dönemi içerisinde meydana gelen her bir hasar için olabildiği gibi, toplam hasar miktarı için de sözkonusu olabilmektedir.Tenzili muafiyet oranı veya miktarının yüksek olması, sigortalının ödeyeceği prim miktarını azaltan bir etkendir.

UZAK SEBEP (REMOTE CAUSE)

Uzak sebebi yakın sebepten ayıran tek fark zaman faktörüdür. Hakim ve belirleyici olan yakın sebep, zaman içerisinde ortadan kaldırılabilecek iken, böyle bir tedbir alınmamakta ve hasara yol açmaktadır. Bir yangında direnci azalan duvarın bir hafta sonra rüzgar ve fırtına nedeniyle çökmesiyle meydana gelen hasarın uzak sebebi, duvarın direncini azaltan yangındır.
Yakın sebebin, eldeki yeterli zaman içerisinde ortadan kaldırılmaması ve hasara neden olması durumunda uzak sebep söz konusu olmaktadır.

YENİLEME(RENEWAL)

Sigorta poliçesinin (veya reasürans anlaşmasının) yürürlükte olduğu sürenin dolmasıyla birlikte, sigorta sözleşmesinde bulunan her iki tarafın iradesiyle, yürürlükteki poliçenin devam etmesini sağlayan bir süreçtir.
Yenilemede, eski poliçenin şartları ve primiyle devam etmek, poliçenin kapsamını genişletmek, daraltmak ilave şartlar koymak, ek prim almak veya primi azaltmak gibi değişiklikler yapılabilir. Sigorta şirketi, poliçenin süresi dolmadan belli bir süre önce, yenileme şartıyla birlikte, sigortalıya bir yenileme ihbarı (renewal notice) gönderir. Sigortalı, sigorta şirketinden gelen ve aynı zamanda bir teklif anlamına gelen bu uyarıdan sonra poliçenin devam etmesini kabul edip etmeme hakkına sahiptir. Aynı şekilde, sigorta şirketi de rizikonun ağırlaştığını veya başka herhangi bir nedenle poliçeye devam etmeme kararını verebilir. (sağlık sigortalarında, sigortalıya verilen yenileme garantisi bu durumun istisnasıdır.)

YAKIN SEBEP (PROXIMATE CAUSE)

Bir hasarın meydana gelmesine neden olan en etkili ve hakim sebeptir. İlk veya son sebep olabildiği gibi ikisi de olmayabilir. Yakın sebebi diğer sebeplerden ayıran en önemli özellik, hasarın oluşumuna etki ya da katkıda bulunmasının ötesinde tek başına belirleyici olmasıdır.
Bazı hasarların meydana gelmesine tek bir olay neden olabilmektedir ve bu olay, doğal olarak, hasarın yakın sebebidir. Ancak, bazı durumlarda hasarlar, zincirleme olayların sonucunda meydana gelebildiği gibi birden fazla olayın katkısıyla da oluşabilmektedir. Böyle bir durumda, hasarın yakın sebebinin tespit edilmesinde zorluklarla karşılaşılabilir.
Zincirleme olaylar sonucunda meydana gelen bir hasarın yakın sebebinin açıklanmasına şöyle bir örnek verilebilir:

· fırtına, ahşap binanın çatı duvarını yıkmakta,
· çöken duvar, binanın elektrik kablolarını koparmakta,
· kopan elektrik kabloları, kısa devre nedeniyle kıvılcım çıkarmakta,
· kıvılcımlar, ahşap binada yangına neden olmakta,
· itfaiyenin yangını söndürmek ve komşu binaların yanmasını önlemek amacıyla sıktığı su, evdeki yanmış eşya ve komşu binalarda zarara neden olmaktadır.

Bu zincirleme olaylar sonucunda yanmış eşya ve komşu binalarda meydana gelen su hasarının yakın sebebi (hakim ve belirleyici sebeb) fırtına olmaktadır.

YÜKÜMLÜLÜK KARŞILAMA YETERLİLİĞİ (SOLVENCY MARGIN)

Bir sigorta veya reasürans şirketinin varlık değerinin yükümlülüklerini karşılayabilecek yeterlilikte olduğunu gösteren bir orandır. Şirketin sorumluluklarını karşılayabilecek ölçüde güçlü bir mali yapıya sahip olduğunun belirlenmesi bakımından önemlidir. Kısa ve uzun vadeli işler için ayrı ayrı hesaplanmakta olan Yükümlülük Karşılama Yeterliliği, genel branşlar itibariyle prim ve hasar esasına göre, uzun vadeli işlerde ise şirketin varlık ve sorumluluklarının yıllık aktüeryal değerlemesine göre belirlenmektedir.

ZORUNLU SİGORTA (COMPULSORY INSURANCE)

Kişinin, yasa dolayısıyla yaptırmak zorunda olduğu sigortadır. Kişinin üçüncü şahıslara karşı sorumlu olması durumunda, üçüncü şahısların tazminatsız kalmasını önlemek üzere, sigorta sistemi kullanılarak oluşturulmuş bir tedbir olarak düşünülmelidir.
Zorunlu sigortalara verilebilecek tipik bir örnek, Trafik Sigortalarıdır. Hemen bütün dünyada uygulanmakta olan bir zorunlu sigorta türüdür. Kişinin, sahibi olduğu motorlu araç dolayısıyla üçüncü şahıslara verebileceği hasarlardan doğabilecek sorumluluklarını kapsamaktadır. Ülkemizde de uygulanmakta olan “Karayolları Motorlu Araçlar Zorunlu Mali Sorumlulık Sigortası”, “Otobüs Zorunlu Koltuk Ferdi Kaza Sigortası”, “Tüpgaz Zorunlu Sorumluluk Sigortası”, “Tehlikeli Maddeler Zorunlu Sorumluluk Sigortası” gibi zorunlu sigortalar dışında, özellikle gelişmiş ülkelerde uygulanan “İşveren Mali Mesuliyet Sigortası”, “Çevre Kirliliği Sorumluluk Sigortası” gibi zorunlu sigortalar vardır.
Kişinin, genellikle üçüncü şahıslara verebileceği zararlara karşı zorunlu tutulan sorumluluk sigortalarının dışında, tamamen başka amaçlar düşünülerek zorunlu tutulmuş, kişinin bazı doğal afetler nedeniyle, kendi malına gelebilecek maddi hasarını karşılayan zorunlu sigortalar da mevcuttur. Ülkemizde uygulanmakta olan Zorunlu Deprem Sigortası bu uygulamaya bir örnektir.

ZEYİLNAME(ENDORSEMENT)

Poliçenin düzenlenmesinden sonra ortaya çıkan ve sigortacının üstlendiği riskin, nitelik veya büyüklüğünü değiştiren herhangi bir durum nedeniyle poliçeye ek olarak düzenlenmiş ve aynı yasal yetkiye sahip yazılı belgedir.

ZARAR, ZIYA (LOSS)

Bu terimin aşağıdaki gibi birden çok anlamı vardır.

  1. Ekonomik kayıp meydana getiren bir olay,
  2. Bir sigorta teminatı kapsamında, sigortalıya yasal olarak hasar talebinde bulunma hakkını veren olay,
  3. Sigorta konusu şeyin kaybolması.

Bir portföy içinde, hasar, üretim masrafları, idari masraflar, hasar masrafları, komisyon ve diğer giderler toplamının, prim ve benzerlerinden oluşan gelir miktarını aşması durumu.

Kaynak: Türkiye Sigortalar Birliği (TSB) resmi web sitesi.

Kaza
Karayolu Yolcu Taşımacılığı Zorunlu Koltuk Ferdi Kaza Sigortası

Ferdi Kaza Sigortası

Hastalık / Sağlık
Sağlık Sigortası
Seyahat Sağlık Sigortası

Kara Araçları
Kasko Sigortası

Su Araçları
Tekne – Deniz Araçları Sigortası

Nakliyat
Emtea Nakliyat Sigortası
Kıymet Sigortası

Yangın ve Doğal Afetler
Yangın Sigortası
Zorunlu Deprem Sigortası

Genel Zararlar
Cam Kırılması Sigortası
Hırsızlık Sigortası
Makine Kırılması Sigortası
Makine Montaj Sigortası
İnşaat Sigortası
Elektronik Cihaz Sigortası
Dolu Sera Sigortası
Devlet Destekli Bitkisel Ürün Sigortası
Devlet Destekli Hayvan Hayat Sigortası
Devlet Destekli Kümes Hayvan Hayat Sigortası
Devlet Destekli Sera Sigortası
Devlet Destekli Su Ürünleri Sigortası
Hayvan Hayat Sigortası
Kümes Hayvanları Hayat Sigortası

Kara Araçları Sorumluluk
Zorunlu Karayolu Taşımacılık Mali Sorumluluk Sigortası
Karayolları Motorlu Araçlar Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası
Motorlu Kara Taşıtları İhtiyari Mali Sorumluluk Sigortası

Genel Sorumluluk
İşveren Mali Sorumluluk Sigortası
Üçüncü Şahıslara Karşı Mali Sorumluluk Sigortası
Asansör Kazalarında Üçüncü Şahıslara Karşı Mali Sorumluluk Sigortası
Tüpgaz Zorunlu Sorumluluk Sigortası
Tehlikeli Maddeler Zorunlu Sorumluluk Sigortası
Özel Güvenlik Mali Sorumluluk Sigortası
Zorunlu Sertifika Mali Sorumluluk Sigortası
Mesleki Sorumluluk Sigortası
Kıyı Tesisleri Deniz Kirliliği Mali Sorumluluk Sigortası

Kredi
Kredi-Borcun Ödenmemesi Sigortası

Finansal Kayıplar
Kar Kaybı Sigortası
Hukuksal Koruma
Hayat

Sigorta edilmiş riskin, belli bir kısmının veya tamamının yeniden sigorta edilmesidir. Sigorta şirketleri, teminat verdikleri rizikolarda büyük hasarların aynı zamana gelme ihtimaline karşı, hasar ödemelerinde zorlanmamak için reasürans (mükerrer sigorta) yaptırır. Reasürans, sigorta şirketlerine, tek başlarına yüklenmeleri kendi sermayeleri, ihtiyatları, özvarlıkları bakımından kısaca mali yönden mümkün olmayan riskleri, sigortalayabilme imkânı verir. Bir takım mali ölçüler esas alınarak, branş esasıyla tespit edilen saklama payları, sedan şirketin risk üzerindeki sorumluluk miktarını göstermekte, aşan kısımlar ise çeşitli reasürans anlaşmalarıyla, reasürans şirketlerine devredilmektedir. Reasürans işlemlerinde riski bu şekilde devreden şirkete sedan, devir alan şirkete reasürör denir. Sedan şirket, sigortalıdan toplamış olduğu primlerin ve sigortalıya ödemiş olduğu hasarların belli bir kısmını, değişik tekniklere göre yapılmış reasürans anlaşmaları vasıtasıyla, reasürans şirketine yansıtır. Ancak sedan şirket ile reasürör arasındaki risk transferi işlemi, yıllık anlaşmalar olmaksızın da yapılabilmekte; sedan şirket, her bir risk için, ihtiyari olarak, reasüröre müracaat edebilmektedir.

Reasüransa duyulan gereksinimin nedenleri:

  • Rizikonun yayılması,
  • Sigortacının iş kabul kapasitesinin artması,
  • Sigortacının iş kabul esnekliğinin artması,
  • Sigorta şirketinin mali yapısının desteklenmesi,
  • Birikim (Kümül) Fazlasının yol açabileceği doğal afet hasarlarının kontrolü,
  • Reasürörden sigortacıya teknik bilgi aktarımıdır.

Bölüşmeli Reasürans Anlaşması (Proportional Reinsurance Treaty)
Sigorta şirketi açısından zorunlu devri, reasürans şirketi açısından ise zorunlu kabulü öngören reasürans anlaşmalarıdır. Sigorta şirketi, reasürans anlaşması kapsamında devretmeyi kabul ettiği her rizikoyu, önceden tespit edilmiş bir orana göre devreder ve taraflar arasındaki prim ve hasar paylaşımı bu oran üzerinden yapılır.

Sigorta şirketi tarafından yapılan rizikolar üzerinde reasürör denetiminin olmadığı bölüşmeli reasürans anlaşmalarının “kotpar” ve “eksedan” olmak üzere iki değişik uygulaması vardır.

Kotpar Reasürans Anlaşması (Quota Share Reinsurance Treaty)
Sigorta şirketi ile reasürans şirketi, ilgili branşta sigorta edilen her riskin önceden belirlenmiş oranda, örneğin yüzde 20, yüzde 80 gibi, otomatik olarak devredilmesi konusunda anlaşırlar. Buna göre, sigorta şirketi, sigortaladığı her riskin yüzde 20 oranını üzerinde tutar, yüzde 80 oranını ise reasürans şirketine devreder.

Riskin paylaşıldığı oran, prim ve hasarın da paylaşım oranı olmaktadır.

Eksedan Anlaşması(Surplus Reinsurance Treaty)
Bölüşmeli reasürans anlaşmalarının sıklıkla kullanılan biçimidir. Sedan şirket, önceden belirlenmiş limiti aşan sorumluluklarını otomatik olarak reasüröre devretmektedir ve reasürans şirketi, kendisine devredilen işleri zorunlu olarak kabul etmek durumundadır.

Primin ve hasarın belli bir oran dahilinde sedan şirket ile reasürans şirketi arasında paylaşıldığı Eksedan anlaşmalarında sedan şirketin saklama payı, dilim (line) adı verilen miktarların sayısı ile belirlenir. Örneğin 7 plenlik bir eksedan anlaşmasında, saklama payının 7 katı büyüklüğünde bir reasürans kapasitesinin varlığı söz konusudur.

Eksedan anlaşmalarında saklama payları sabit bir tutar olmamaktadır. Sedan şirket, hasar ihtimali en az olan rizikolarda yüksek saklama payı, yüksek hasar ihtimali olan rizikolarda ise düşük saklama payı tutma hakkına sahiptir. Belirlemiş olduğu saklama payı tutarı, aynı zamanda dilim (plen) genişliğini de ifade etmektedir.

Bölüşmeli Olmayan Reasürans Anlaşması (Non-Proportional Reinsurance Treaty )
Bir risk veya olay itibariyle meydana gelmesi muhtemel hasarın belli bir bölümünün sigorta şirketi tarafından yüklenildiği reasürans anlaşmasıdır. Bu tip reasürans anlaşmalarında, riskin ve riske karşılık gelen risk priminin paylaşımı söz konusu değildir.

Reasürör, hasar miktarı daha önceden belirlenmiş limitini (deductible veya underlying limit) aştığı takdirde hasar ödemesinden sorumlu olmaktadır.

Hasar Fazlası Reasürans Anlaşması (Excess Of Loss Treaty)
Bir reasürans anlaşması türüdür ve reasürör, sigortacının yazmış olduğu işlerden elde ettiği primin belli bir kısmı karşılığında, o işlere ilişkin meydana gelen hasarların, önceden saptanmış bir tutarı (sedan şirketin net saklama payı) geçen kısmı karşılamayı taahhüt eder.

Hasar Fazlası Reasürans Anlaşmalarının Bölüşmeli Reasürans Anlaşmalarından en büyük farkı, sadece hasara ilişkin bir anlaşma olmasıdır. Tek bir branş için olabildiği gibi bir kaç branşa birlikte de uygulanabilir ve özellikle kümül oluşturan hasarlarda ve katastrofik olaylarda, sigorta şirketinin koruması açısından oldukça etkili anlaşmalardır.

Toplam Hasar Fazlası Reasürans Anlaşması (Stop Loss Treaty)
Sigorta şirketinin yıl boyunca ödediği hasarları karşılamak üzere yapılan bir anlaşmadır. Bu modelde Reasürör tek bir hasarın belli bir limiti aşması halinde tazminat sorumluluğuna ortak olmamakta, ancak bütün hasarların toplamı önceden tespit edilmiş belli bir oranı aştığı takdirde, aşan kısmı Sedan’a tazmin etmektedir. Bu oran aşıldıktan sonra da meydana gelmiş bilumum hasarlar, büyük-küçük, teminat limiti içinde, reasürörce karşılanır. Teminatın limiti de esas itibariyle hasarın bir yüzdesiyle ifade edilir. Mesela yapılacak bir Stop Loss anlaşması ile sedan, hasar oranının %80’i geçmesi halinde %120’ye kadar teminat sağlayabilir. Hasar oranı %80’i geçtiği andan itibaren meydana gelen hasarlar %120’ye kadar reasürörce karşılanacaktır.

Kaynak: Türkiye Sigortalar Birliği (TSB) resmi web sitesi.

Dünyada sigortacılığa benzer ilk uygulamalara günümüzden yaklaşık 4000 yıl önce Babiller’ de rastlanmaktadır. Zamanın ticaret merkezi durumundaki Babil’ de, kervan tüccarlarına borç veren sermayedarlar, kervanların soyulması veya fidye ödeme durumuyla karşılaşmaları halinde tüccarların borçlarını silmekte, buna karşılık borcu tüccarlardan geri aldıkları zaman, taşıdıkları riskin karşılığı olarak ana borç miktarı üzerinden bir miktar para almaktaydılar. Bu olay daha sonra Kral Hammurabi tarafından yasallaştırıldı. Hammurabi Kanunlarının en büyük özelliği haydutların saldırısına uğrayan kervanların zararlarının bütün diğer kervanlar arasında paylaşılmasını öngörmeseydi. Bu, tehlike paylaşmasının kara taşımacılığındaki ilk örneğidir.

M.Ö. 600 yıllarında Hindu’ lar sigorta özelliği taşıyan kredi anlaşmaları yapmaya başladılar. Basit içerikli bu anlaşmalar, toplumlardaki sigorta düşüncesini geliştirerek sigortacılıkta ilk adımları ortaya koyması bakımından önem taşımaktadır. Bu tür kredi anlaşmaları ortaçağda da gelişerek deniz ödüncü ve nakliyat sigortalarının temelini oluşturmuşlardır.

Sonraları sigortaya daha yakın uygulamalar özellikle deniz ticaretinin geliştiği yerlerde görülmektedir. İlk denizci uluslardan Kartacalılar, Romalılar, Yunanlılar arasında, geminin taşıdığı yük üzerine borç verip geminin limana varamaması riskini taşıyan ve gemi salimen limana döndüğünde, hem verdiği borç miktarını , hem de taşıdığı riziko karşılığı faiz niteliğinde önemli pay alanlar bulunmaktaydı. Alınan bu faizlerin yüksekliği Kilise tarafından hoş görülmeyip, bir süre sonra da yasaklandı. Büyük olasılıkla bu yasak, olabilecek tehlikelere karşı önceden bir prim alma biçimine, dolayısıyla da sigorta fikrinin doğmasına yol açtı.

Prim esaslı sigorta yaklaşık M.S. 1250 yıllarında Venedik, Floransa ve Cenova şehirlerinde görüldü. Gene de bugünkü anlamda sigortadan söz edilebilmesi için 14. yy’ ı beklemek gerekti. Ekonomik koşulların değişmesi ile ticaret, 14. yy’ dan başlayarak çok önemli gelişmeler gösterdi. O devirde deniz ticaretinde en ileride bulunan İtalya’ da sigortaya gereksinim duyuldu ve deniz sigortası kavramı da ilk defa burada ortaya çıktı. İlk sigorta poliçesi olarak kabul edilen mukavele 23 Ekim 1347 tarihini taşımaktaydı ve İtalya’ nın Cenova Limanı’ ndan Mayorka’ ya “Santa Clara“ adlı geminin yükünü temin etmek amacıyla düzenlendi. İlk sigorta şirketi de 1424 yılında, yine Cenova şehrinde kuruldu. Sigorta konusunda ilk kanuni mevzuat ise 1435 yılında yayınlanan Barselona Fermanı’ ydı. İtalya’ daki başlangıçtan sonra, deniz sigortalarının özellikle 18. yy’ da İngiltere’ de geliştiği görülmektedir.

Denizde başlayıp gelişen sigortacılık, daha sonraları hayat sigortası fikrinin doğmasına neden oldu. Gemi ve yükünün sigorta edilebilmesi, kaptan, yolcular ve tayfaların da sigorta edilebilmesi fikrini getirdi. 17.yy.’da bir İtalyan bankeri olan Tonti’nin getirdiği “Tontines” denilen sistemde, belirli kişiler biraraya gelerek, belirlenen bir süre için ortaya belirli bir para koymakta, süre sonunda hayatta kalanlar parayı aralarında paylaşmaktaydı. İnsanların çoğu, kendilerinin başkalarından daha çok yaşayacaklarına inandıklarından epey rağbet gören bu sistemde ölenlerin maddi kayba uğradıkları düşünülerek, öngörülen süreden önce ölenler için de, ölüm rizikosu karşılığı prim ödenmesi öngörüldü. Ve hayat sigortalarına bir geçiş de bu şekilde başladı.

17.yy.’ın ikinci yarısı sigortacılığın gelişmesine yol açan iki önemli olaya sahne olmuştur. Bunlardan ilki sigortacılıkta istatistik metod ve tekniğinin uygulanmaya başlaması (İhtimal Hesapları), ikincisi ise 2 Eylül 1666 tarihinde Londra’da meydana gelen ve dört gün sürerek 13.000 evle 100 kilisenin kül olmasına yol açan büyük yangındır. Kara sigortalarının doğmasına neden olan bu olay, halk üzerinde büyük etki yaratıp böyle felaketlerin sonuçlarına karşı önlem alınması fikrini doğurdu. Gelişen bu fikirden hareketle 1667 yılında “ Fire Office “ (Yangın Bürosu) kurulmasından sonra 1684 yılında buna rakip bir ortaklık şeklinde ortaya çıkan ilk yangın sigorta şirketi “ Friendly Society “ faaliyete geçti. 1688 yılında İngiltere’de Lloyd’s’ un temellerinin atılmasıyla sigortacılıkta yeni bir dönem başladı. Londra’da bulunan ve Edward Lloyd adında bir kişinin işlettiği kahvehane, gemi sahipleri, iş adamları, ve tüccarların deniz ticaretine ilişkin bilgi alışverişinde bulundukları bir mekan olmuştur. Burada sefere çıkan bir gemi veya geminin yükü üzerine teminat veren kişiler, “Underwriter” sıfatıyla belgeler düzenleyerek faaliyette bulunmaya başlamışlar ve yine bu kişiler Edward Lloyd’un ölümünden sonra, kendi aralarında Lloyd’s adında bir topluluk kurmuşlardır. Lloyd’s 1871 yılında İngiltere Parlamentosunun çıkardığı bir kanunla Birlik haline getirilmiştir. Lloyd’s ilk yıllarında sadece deniz sigortaları sahasında faaliyet gösterirken sonraları kara sigortaları sahasına da geçmiş olup, günümüzde her türlü sigortanın yapılabildiği bir kuruluş haline gelmiştir. Lloyd’s, dünyada başka benzeri olmayan, tamamen kendine mahsus bir sigorta kuruluşudur. Lloyd’s bir sigorta şirketi olmayıp, sigorta teminatı veren şahısların oluşturduğu bir topluluk, bir birlik ve aynı zamanda dünya gemicilik istihbaratı konusunda bir merkezdir. Lloyd’s’ un en belirgin özelliği Lloyd’s üyelerinin bütün varlıklarıyla sorumluluk taşımaları ve hiç bir zaman sigortalı ile doğrudan temas etmemeleri, ilişkinin “Broker” denilen aracı kişi veya firmalarla temin edilmesidir. Broker’lar Lloyd’s ile çalışabilmek için buraya kaydolmakta ve müşterinin gerek sigorta gerekse tazminat alma işlerini takip etmektedirler.

Modern sigortacılığın doğuşuna deniz, kara sigortacılığına yangın, kaza sigortacılığına tren kazaları ile ilişkin bireysel kazalar öncülük ederken, sanayinin gelişmesiyle yaşanan büyük teknik hasarlar, mühendislik sigortalarının gelişimine yol açmıştır.

20. yüzyılın başlarında sigorta şirketleri her türlü sigorta ihtiyacına cevap verebilecek şekilde örgütlenmelerini tamamlamış kuruluşlar olarak etkin hizmet verebilecek düzeye ulaşmışlardır.

Kaynak: Türkiye Sigortalar Birliği (TSB) resmi web sitesi.

1872 yılında İngiliz sigorta şirketleri, açtıkları temsilciliklerle Türkiye’ de ilk sigortacılık faaliyetlerini başlattılar. İngilizler’ den sonra Fransızlar da Türkiye’ ye ilgi gösterdiler ve 1878 yılında ilk Fransız şirketi faaliyetlerine başladı. Bundan sonra Alman, İtalyan, İsviçre gibi yabancı ülkelerin sigorta şirketlerinin çalışmaları ile sigortacılık genişlemeye başladı. Bu şirketler duyulan gereksinimi karşılamakla beraber, o tarihlerde sigorta şirketlerinin kuruluşunu ve sigorta faaliyetini düzenleyen devlet denetimini öngören kanunların, hatta bu konuya değinen bir hükmün dahi bulunmayışı nedeniyle tamamen denetimsiz bir biçimde çalışıyorlar, diledikleri gibi hareket edip, merkezlerinden aldıkları talimatlarla işlem yapıyorlardı. Poliçelerini İngilizce veya Fransızca düzenliyorlar, anlaşmazlık durumunda da dava mercii olarak Londra mahkemelerini veya ilgili şirket merkezinin bulunduğu yerel mahkemeleri gösteriyorlardı. Diledikleri zaman sigorta poliçelerini iptal ediyorlardı.

Böylece hukuki mevzuat ve denetimden yoksun, tamamen yabancılara özgü bir çalışma alanında ilk yıllar sigorta şirketleri adlarını duyurmak, sigorta düşüncesinin yayılmasını sağlayarak portföylerini genişletmek amacıyla vaatlerini yerine getirip, hasar ödemede dürüst davrandılar. Ancak zaman geçtikçe, sigortacıların istedikleri gibi çalışmaları ve Kapitülasyonların kendilerine sağladığı geniş olanakları kullanabilmeleri, bu şirketlere Türkiye’ de kolaylıkla çok para kazanabileceği izlenimini verdi. Bu durum, kısa zamanda çok fazla sigorta şirketinin çalışmasına, sigorta ahlakının bozulmasına, haksız rekabet ve ekspertiz suistimallerine yol açtı. Dürüst tüccarlar bundan olumsuz yönde etkilenmelerine rağmen hiçbir denetim olmayışı yüzünden sigorta şirketleri uzun süre en normal yangın hasarlarını bile ödemekten kaçınıp, sigortalıların hak ve hukukunu hiçe sayan bir biçimde davranmayı sürdürdüler.

Bu ortam içinde 1893 yılında Osmanlı Umum Sigorta Şirketi ilk yerli sigorta şirketi olarak çalışmaya başladı. Bunu izleyen yıllarda sigortacılığın düzene sokulabilmesi için yabancı şirketler arasında birlikte hareket etme eğilimi belirdi. 12 Temmuz 1900 tarihinde 43 tanesi yabancı olmak üzere 44 sigorta şirketi bir araya gelerek sabit bir yangın tarifesi belirlediler. Bu Türkiye’ deki ilk tarifeydi.

Tarife ile birlikte, Yangın Sigorta Şirketleri’nin Sendikası adında bir örgütün oluşturulması ve sürekli bir denetim kurulunun bulunması kararı alındı. Londra’ da bulunan Fire Office Committee’nin emirleriyle çalışmalarını yürüten sendika tarafından, yangınlara zamanında yetişerek büyümesini önlemek, yangının nedenlerini araştırmak üzere Fasman adlı bir örgüt kuruldu. Denetim mekanizması ve içeriği geliştirildi.

Sendikanın bu olumlu çalışmalarına rağmen çalışan şirketlerin tamamı sendikaya girmediler ve haksız rekabet yapmaya, alınan kararların tersine davranmaya devam ettiler. 1908 ve 1914 yıllarında kanunlarda yapılan değişiklerle yabancı şirketler kontrol altına alınmaya çalışıldı. 1914 yılındaki kanunla yabancı şirketler teminat göstermeye ve vergi vermeye zorunlu tutuldular. Sendikanın adı ise “ Türkiye’ de Çalışan Sigorta Şirketleri “ olarak değiştirildi. Bu yeniliklerle yabancı şirketler Türkler ile ortaklık kurma yoluna gittiler.

Bu gelişmelerin paralelinde 1939 yılında sigorta şirketleri Ticaret Bakanlığı’na bağlandı. Sigorta sektörünü ciddi bir biçimde ele alan 7397 sayılı Sigorta Murakabe Kanunu ise 1959 yılında yürürlüğe girdi. 1987 yılında yürürlüğe giren 3379 sayılı yasa ile 7397 sayılı yasada, yasal alandaki boşlukları doldurmak, sigorta şirketlerini mali yönden geliştirmek ve sigorta aracılarının durumunu yeniden düzenlemek amacıyla önemli ve köklü değişikler yapıldı. Bu kanun, sigorta ile ilgili organlar ve faaliyetlerini düzenleyen yönetmelikler çıkarılmasını öngörüyordu. Sigorta şirketleri Hazine ve Dış Ticaret Müsteşarlığı’ na bağlanarak mali yapının bir parçası olarak kabul edildiler. 1 Mayıs 1990 tarihinden itibaren Kaza Sigortaları ( zorunlu sigortalar hariç ), Mühendislik Sigortaları ile Zirai Sigortalarda; 1 Ekim 1990 tarihinden itibaren de Yangın ve Nakliyat sigortalarında da Serbest Tarife Sistemine geçildi.

Zaman içerisinde yeni kurulan sigorta şirketlerinin sayısı artarken, sigorta taleplerinin aynı ölçüde artmaması, ayrıca prim tahsilatında yaşanan sorunlar dolayısıyla, 1993 yılından itibaren çıkarılan Kanun Hükmünde Kararnameler ile 7397 sayılı Kanunda birtakım düzenlemelere gidilmesi ihtiyacı duyuldu. 1 Ocak 1995 tarihinden itibaren sigorta primlerinin tahsili sorununa çözüm getirilmesi amacıyla, primlerin acente cari hesapları üzerinden takibi sistemi yürürlükten aldırılarak, poliçe bazında takip sistemi uygulamaya konuldu.

1999 depremlerini takiben 2000 yılında meskenler için zorunlu hale getirilmiş bulunan deprem sigortalarını yürütmek üzere tesis edilen “Doğal Afet Sigortaları Kurumu” (kısaca DASK) Pool’u tesis edilerek yönetimi beş yıllık bir süre ile bu konuda deneyimli Millî Reasürans TAŞ’ye verildi. Diğer taraftan Türkiye’de 23.07.1927 tarih ve 1160 sayılı Yasa ile şekillendirilmiş zorunlu reasürans devri 31.12.2001′de sona erdi.

28 Mart 2001 tarihinde kabul edilen “Bireysel Emeklilik Tasarruf ve Yatırım Sistemi Kanunu” ile kurulan bireysel emeklilik sistemi 27 Ekim 2003 yılında faaliyete geçti.

14 Haziran 2005 tarihinde 5363 sayılı “Tarım Sigortaları Kanunu” çıkarılmış ve bu kanun kapsamında Sigorta Havuzu (TARSİM) kurulmuştur. Bu Havuza ilişkin tüm iş ve işlemler, bu havuza katılan sigorta şirketlerinin eşit hisselerle ortak oldukları Tarım Sigortaları Havuz İşletmesi AŞ tarafından yürütülmektedir.

Trafik Sigortası Bilgi Merkezi (TRAMER) 16.12.2003 tarih ve 25318 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan Trafik Sigortası Bilgi Merkezi Yönetmeliği ile kurulmuştur. Trafik sigortası üretimi gerçekleştiren bütün sigorta şirketlerinin 01/01/2003 tarihinden itibaren tüm poliçe bilgileri ve bunların hasar ve ödeme kayıtları TRAMER sistemine transfer edilmiş olup, yeni üretilen poliçeler ve hasar kayıtları günlük olarak transfer edilmektedir.

5684 sayılı Sigortacılık Kanunu 14 Haziran 2007 tarihinde Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe girmiştir. Bu gelişmenin ardından 2008 yılında Sigortacılık Kanununun getirdiği yeni tanım ve uygulamalarla ilgili ikincil mevzuat düzenlemeleri üzerindeki çalışmalar tamamlanmıştır.

Sigorta Bilgi Merkezi 9 Ağustos 2008 tarihinde 26962 sayılı Resmi Gazete’ de yayımlanan yönetmelikle faaliyetine başlamıştır. SBM nezdinde kurulan alt bilgi merkezleri, Trafik Sigortaları Bilgi Merkezi (TRAMER), Sağlık Sigortası Bilgi Merkezi (SAGMER), Hayat Sigortası Bilgi Merkezi (HAYMER) ve Sigorta Hasar Takip Merkezi (HATMER) kurulmuşlardır.

Ağustos 2011 tarihi itibariyle 63’ü sigorta, 2’si reasürans olmak üzere 65 şirket Birliğimize üyedir. Halihazırda 5 şirket aktif olarak yeni sigorta ve reasürans sözleşmesi yapmamakta, toplam 59 sigorta ve 1 reasürans şirketi faaliyette bulunmaktadır. 59 sigorta şirketinden 53’ü özel, 6’sı kamu şirketi, 44’ü Türkiye’de kurulu yabancı ortaklı şirkettir. Şirketlerin 7’si hayat, 16’sı hayat/emeklilik, 36’sı hayat-dışı şirkettir.

Türkiye’de kurulu reasürans şirketi sayısı ise 2’dir. Ancak bunlardan bir tanesinin prim üretimini bulunmadığından faal reasürans şirket sayısı 1’dir.

Kaynak: Türkiye Sigortalar Birliği (TSB) resmi web sitesi.

Finansal hizmetler alanında Avrupa Birliği’nin temel önceliklerinden biri sigortacılık sektöründe bir tek pazar yaratmak olmuştur.

Bu alanda Avrupa Birliği müktesebatının hukuki dayanağını Avrupa Topluluğu’nu kuran Antlaşma’nın Topluluk politikalarına ilişkin 3. Bölümünün yerleşme hakkına ilişkin 2. Başlığı (Madde 43–48) ile hizmetlere ilişkin 3. Başlığı (Madde 49–55) oluşturmaktadır.

Yerleşme hakkına ilişkin 2. Başlık uyarınca, bir üye devlet vatandaşı serbest meslek sahibi kişiler veya tescilli ofisi, merkezi söz konusu üye devlette bulunan şirketler, başka bir üye devlette o devletin kendi vatandaşları için belirlemiş olduğu koşullardan farklı koşullara tabi olmaksızın, “sürekli ikametgâh” hakkına sahip olarak bir ticari faaliyette bulunabilmektedir. Bu çerçevede, bir üye devlet vatandaşının başka bir üye devlet sınırları içerisinde yerleşme hakkına yönelik kısıtlamalar yasaklanmıştır. Bu yasaklama herhangi bir üye devlet sınırları içerisinde yerleşik herhangi bir üye devlet vatandaşının acente, şube veya bir yan şirket kurmak suretiyle yerleşmesine yönelik kısıtlamaların kaldırılması için de geçerlidir.

Hizmetlere ilişkin 3. Başlık altında ise, bir üye devlet vatandaşı serbest meslek sahibi kişilerin veya merkezi bir üye devlette bulunan şirketlerin, başka bir üye devlette, o devletin kendi vatandaşları veya o devlette yerleşik şirketler için belirlenmiş olandan farklı koşullara tabi olmaksızın hizmet sağlama hakkına sahip olabileceği öngörülmüştür. Birlik içerisinde yerleşik üye devlet vatandaşlarına hizmet sunumuna yönelik kısıtlamalar yasaklanmıştır.

Kurucu antlaşmalar uyarınca sigorta alanındaki tek pazar, iç sınırların bulunmadığı bir alandır. Sigorta alanındaki tek pazarın gerçekleştirilmesi süreci, 1961 yılında ulusal hukuk kurallarının yaklaştırılması amacını taşıyan hizmetlerin serbest dolaşımına ilişkin genel programın kabulüyle başlamıştır. 1 Temmuz 1994 tarihinden itibaren Avrupa Birliği sigorta piyasaları (1 Mayıs 2004 tarihi itibarı ile üyelikleri gerçekleşen 10 yeni ülke de dahil olmak üzere) ile Avrupa Ekonomik Alanı altında Lihtenştayn, Norveç ve İzlanda geniş ve tek bir sigorta pazarı oluşturmuşlardır. Sürecin 40 yıldan fazla zamana yayılması, üye devletlerdeki düzenlemelerin kapsam ve yapılarına ilişkin farklılıklardan kaynaklanmaktadır.

Geniş ve tek bir sigorta piyasasının kurulması dünyada bir benzeri daha olmayan bir gelişmedir. Tek bir sigorta piyasası içerisinde şirketler ürünlerini Avrupa Birliği üyesi tüm ülkelerde serbestçe satabildikleri gibi, kişiler de sigortacılık işlemleri için kendi yerleşik bulundukları ülke dışında herhangi bir üye devlet sigortacısına başvurabilmektedir.

Tek sigorta piyasası ile Avrupa Birliği yalnızca şirketlerin aralarındaki rekabeti arttırmayı değil kişilerin daha iyi ürünlere güvenle erişimini sağlayacak olanakları sunmayı da hedeflemektedir. Bu amacın gerçekleşmesi ile rekabetçi bir sigortacılık sektörünün oluşması sağlanacak, bu da ekonomik etkinlik ve gelişmeye katkıda bulunacaktır.

Özellikle son yıllarda Avrupa Birliği üyesi ülkelerde sigorta sektörleri, sigorta ürünlerine yönelik önemli bir talep artışıyla karşı karşıya bulunmakta; bu ise önemli bir ciro artışına yol açmaktadır. Artan talep ve sigortacılık sektöründeki büyüme, faaliyetlerde artışı ve gelişmeyi de beraberinde getirmiştir.

Bu gelişmelerle birlikte Avrupa Birliği’nin sigortacılık sektöründe iki temel görevi bulunmaktadır:

– Tüm Avrupa Birliği vatandaşlarının piyasadaki mevcut sigorta ürünlerine erişimlerini mümkün kılmak ve sigorta işlemlerinde kendilerine gerekli yasal ve finansal korumayı sağlamak;
– Bir üye devlette faaliyet gösterme iznine sahip bir sigorta şirketinin Avrupa Birliği genelinde faaliyette bulunabilmesi için yerleşme hakkı ile hizmet sunumu hakkından faydalanmasını sağlamak.

Kaynak: Türkiye Sigortalar Birliği (TSB) resmi web sitesi.

HASAR İHBAR HATLARI

ANLAŞMALI SERVİSLER